İlham Ahmed: “Suriye’nin kaderi barış ya da yeni bir iç savaş arasında”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, The Brussels Times gazetesine yazdığı makalede, Suriye’nin geleceğine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Ahmed, Suriye’nin kaderinin “barışçıl ve demokratik bir gelecek ile yeniden iç savaşa sürüklenme” arasında gidip geldiğini belirterek, komşu ülkelerin müdahalelerinin ülkenin çıkarlarına hizmet etmediğini vurguladı.

“Suriye’nin kaderi, barışçıl ve istikrarlı bir demokratik gelecek ile olası bir iç savaşa geri dönüş arasında asılı duruyor.”

Ademi Merkeziyetçi Çözüm Önerisi

Ahmed, 14 yıllık savaşın ardından ülkenin istikrara kavuşması için ademi merkeziyetçi bir sistemin zorunlu olduğunu savundu. Yeni geçiş hükümetinden “karışık sinyaller” aldıklarını belirterek, “Ahmed Şara kapsayıcı demokrasi arzusunu açıkladı ama kararları başka bir dil konuşuyor” dedi.

Ahmed’e göre ademi merkeziyetçi yönetim modeli, savunma ve dış ilişkiler dışında bölgelerin kendi kendini yönetmesini öngörüyor. “10 Mart anlaşmasının imzalanmasından bu yana anayasal adımlar bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Şam Yönetimine Eleştiri

İlham Ahmed, Şam yönetiminin Alevi ve Dürzi topluluklarına yönelik katliamlara karıştığını, bunun uluslararası insan hakları kurumları ve BM raporlarıyla doğrulandığını belirtti. Ayrıca kadınlara ve dini gruplara yönelik sistematik baskılara dikkat çekti:

“Şam sokaklarında kadınlar ve Hristiyanlar taciz ediliyor, korkutuluyor. Kadınlar hâlâ kanunlarla korunmuyor, medyanın gözünden uzakta kaçırılıyor ve tecavüze uğruyor. Suriyeli kadınlar olarak bizi nasıl bir gelecek beklediği konusunda korkularımız artıyor.”

Kadınların Rolü ve Yeni Anayasa Çağrısı

Ahmed, kadınların liderlik pozisyonlarında yer almasının barış ve kalkınma için hayati olduğunu vurguladı. “Yeni bir anayasa, Suriye’nin bölgelerine ve kadınlara yetki vermeli. Karmaşık değil” dedi.

Ayrılma niyetlerinin olmadığını belirten Ahmed, Suriye’de yaşayan herkesin haklarını güvence altına alacak, etnik ve dini çeşitliliği yansıtan, kadın-erkek eşitliğini sağlayan bir anayasa çağrısında bulundu.

“Zaman kaybetme lüksümüz yok. Merkezi olmayan ve istikrarlı bir gelecek konusunda anlaşmaya varılmalı, mevcut kriz aşılmalı.”

Kaynak: HABER MERKEZİ