Serhed’in bir başka kasabasına doğru yılan gibi kıvrılan yolda ilerleyen minibüs bir mola yerinde durdu. Minibüsün koridorunda tahta iskemlenin üstünde kaskatı kesilmiştik. Ayaklarımızı rahatlatmak, bir çay içmek için indik. Çayları içtikten sonra elimi attım cebime iki yüz liradan daha ufak para yoktu. Çaycı öfkeyle söylendi, abi bozuk yok muydu? Yok...